4 Nisan 2019 Perşembe

Mavi ruhu: Gökçeada

Masmavi bir #tbt
Havasindan midir suyundan midir bilinmez, Gokceada'ya gidince insanin icini tarif edilemez bir huzur kapliyor. Tarihi dokusunu koruyan bu ada Turkiye'nin en buyuk ve ilk "Cittaslow" (sakin şehir) seçilen adası. 
Bozcaada ve Buyukada'ya gider gibi bir beklenti ile gitmemek gerek bu adaya, içinde barindirdigi Rum koyleri ile tarihi yaşatiyor size. Eski bir Rum adasi olan Gokceada Lozan antlasmasindan sonra Türk topraklarina dahil olmuştur.
Kısacası bir haftasonu kaçamağı yapilabilecek Gokceada insanın içini açan bir memleket ayıca adanin bademli kurabiyesi de meşhur.


28 Mart 2019 Perşembe

Arnavut kaldırımlı sokaklar..

Bozcaada'ya gelirseniz renkli sandalyelerle donatılmış restoranlarında bişeyler yiyip içmeyi, dar ama huzur veren sokaklarında gönlünüzce dolaşmayı, adayı tepeden seyretmek ve tarihe tanıklık etmek için Bozcaada Kalesi'ni gezmeyi, ha bir de ağız dolusu gülümsemeyi ihmal etmeyin.
Turizm sezonu olduğundan dolayı yazın adada pansiyon ve otel fiyatları oldukça yüksek, zaten bu şirin adayı bir günde doya doya gezip bitirmek mümkün. Bozcaada, Gökçeada ve Marmara Adasından sonra Türkiye'nin 3. büyük adası. Bu sevimli adada gezip dolaşırken karşınıza ünlü isimlerin çıkması büyük bir ihtimal, Ata demirer başta olmak üzere birkaç ünlü ismin daha burada yazlığı olduğu bilinmekte.
Antik çağda Leukophrys, Yunan Mitolojisinde Tenedos adıyla anılan Bozcaada, stratejik konumundan dolayı çağlar boyunca birçok kez istilaya uğramış ve el değiştirmiş. Adadaki nekrapol sahasında yapılan kazılardan anlaşıldığı üzere adanın tarihi M.Ö. 3000 yıllarına dayanıyor. Adanın bilinen ilk sakinleri Pelasg'lar. Daha sonra sırasıyla Fenikeliler, Atinalılar, Yunanlılar, Persler, Büyük İskender, Bizanslar, Cenevizler, Venedikler ve Osmanlılar adaya hakim olmuş.
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesinden sonra Bozcaada, Türkler için önem kazanmış ve 1455’te Osmanlı topraklarına katılmış. Bu tarihten itibaren Osmanlılar ve Venedikliler arasında Bozcaada için mücadeleler olmuş ve adanın hakimiyeti zaman zaman Venediklilere geçmiş.
Osmanlı yönetiminde geçen uzun bir dönemden sonra, Balkan Savaşları sırasında 1912’de Yunanistan tarafından işgal edilen ada, 1923 Lozan Anlaşmasıyla Gökçeada ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlanmış.
Bozcaada'nın harikulade restorantlarından bir tanesi.— Battı Balık'ta
.Sokaklarında şairlerimizden alıntılar görmekte mümkün. Hayatı sürgünlerle geçen, aşk adamı ve benim de kendisine hayran olduğum Cemal Süreya üstadımızın rakı ili ilgili bir dizesi az önce bahsettiğim restorantın duvarına çivilenmiş, ne de güzel düşünmüşler. 
Bozcaada merkezi halk arasında Türk ve Rum mahallesi olarak ikiye ayrılıyor. İlçe merkezi ufak ve yürüyerek gezmesi kolay. Sokaklar boyunca gezin ve keşfedin...Özellikle Rum mahallesi çok şirin evlerle dolu. Adanın nostaljik havasını hissetmek için ara sokakları bol bol dolaşın...

Meryem Ana Kilisesi
Bozcaada’daki Rum Ortodoks cemaate ait, ibadete açık olan tek kilisedir. Rum Mahallesinin tam ortasına konumlanmıştır. Giriş kapısında 1869 tarihi okunan kilisenin, ilk yapılış tarihinin Venedikliler zamanına kadar uzandığı düşünülüyor. Avlusundaki 4 katlı çan ve saat kulesi zamanın aşındırmasıyla yer yer yarılıp parça düşürmeye başladığından, 1980’lerde kısmen sökülmüş ve kule metal kafes içine alınmıştır. Yüksekliği 23.8 mt. olan kilisenin kulesini restore çalışmalarına 2006 yılında başlanmış ve 2007 yılında tamamlanmıştır. Bu çan kulesiyle ada merkezi eski silüetine kavuşmuştur. Kilisenin içini görmek için tek fırsatınız Pazar sabahları 8‘de yapılan ayindir. Onun dışında ziyarete kapalıdır.
 

26 Mart 2019 Salı

Fotoğraftaki hikayeler

Sırbistan'ın Novi Sad kentinde düzenlenen ve Arnavutluk,Bosna Hersek,Bulgaristan,Romanya,Türkiye, Sırbistan,Karadağ ülkelerinden 5 katılımcının katılım gösterdiği Eğitim Kursu sona erdi. Erasmus tarafından fonlanan projede fotoğrafçılık eğitimi alan bireyler aynı zamanda problem çözme kültürü kazandılar. Ayçiçeği Gençlik Ve Eğitim Derneğini temsilen katıldığımız bu projede aynı zamanda işaret dili eğitimini de almış olduk.







17 Mart 2019 Pazar

Kültür Başkenti:Novi Sad

 Tuna nehri kıyısında bir kültür başkenti:Novi Sad

İlk görüşte aşka inanır mısınız bilemiyorum ama ben Novi Sad ile tam da bu ilişki içindeyim. Şehre girdiğim ilk andan itibaren zerafetiyle,tarihi yapılarıyla ve geniş meydanlarıyla beni cezbetmeye başlayan Novi Sad kültürel,turistik ve tarihi açıdan görülmeyi hakeden yerlerden birisi.

Genel Bilgi: Yaklaşık 300.000 kişilik bir nüfusa sahip olan Novi Sad,Belgrad'a 1 saat uzaklıkta. Voyvodina Eyaleti'nin başkenti olan Novi Sad, 17. yüzyılda kurulmuş. Sırbistan'ın ikinci büyük şehri sıfatını taşıyan Novi Sad, Meryem Ana Katolik Kilisesini de içinde barındırıyor. Kilisenin önündeki meydan Özgürlük Meydanı olarak adlandırılmakta. Özgürlük Meydanında, Macar tarzı inşa edilmiş binalar gözünüze çarpacaktır. Bu binalar 19. yüzyıldan kalmaymış. Kilisenin arkasını takip eden  Jovan Jovanovic Caddesi bir sonraki durağınız olabilir. Bu caddede hediyelik eşyalar satın alabilir,çayınızı veya kahvenizi yudumlayabilirsiniz.


Tuna Nehrini yakından izlemek için Petrovaradin Kalesi'ne yolculuk yapabilirsiniz. Avrupa'nın en büyük ikinci kalesi olarak geçmekte. Kalenin tepesinde bir restoran bulunmakta. Nefis yiyeceklere ve içeceklere sahip olan bu mekan aynı zamanda Exit Müzik Festivali'ne ev sahipliği yapıyor. Muhteşem manzaralara şahitlik etmek istiyorsanız kalenin etrafında biraz dolaşın ve şehrin sembollerinden biri olan saat kulesini de göz ardı etmeyin derim.





Ülkenin dini yapısına baktığımız zaman ise çoğunluğu Ortodoks Hristiyan olarak görmekteyiz. Küçük bir azınlığı ise Müslümanlar oluşturmakta. Eskiden Avusturya - Macaristan İmpartorluğuna bağlıymış bu şehir. O yüzden caddelerden tutun ana binalar sokaklar ve hükümet binaları neo klasik mimariye ait. Sırbistan'ın kültür başkenti olarak adlandırıldığı için de "Sırbistan'ın Atinası" diye de biliniyor. Yaz aylarında Tuna Nehri kıyısında yaptıkları müzik festivallerinden en popüler olanı da"Exit Müzik Festivali" 2000 yılından sonra bu etkinlik sayesinde turizm konusunda gelişmeye başlamışlar. Buna ek olarak Kasım ayında bir Jazz festivali de organize ediyorlar. Şehri gezmek için  en ideal yöntem ise yürümek. Bu tarihi dokuyu keşfetmek, sokak başlarında yer alan müzisyenleri dinlemek ve zamanda bir seyahate çıkmak istiyorsanız mutlaka bu şehre uğramalısınız.


Belgrad’dan Novi Sad’a Nasıl Gidilir?


Açıkçası biz Erasmus+ projesi kapsamında geldiğimiz için ulaşımı bize özel sağlanan bir araç ile hallettik. Ama Belgrad'dan Novi Sad'a gitmek için en kestirme yol saat başı kalkan otobüsler. 5-6 euro arasında değişen ücretler karşılığında merkeze 1,5 saatte varmanız mümkün. Bir de tren alternatifi var ve onun ücreti ise 4 euro.

Novi Sad’da Ulaşım


Şehri gerçekten keşfetmek istiyosanız,yürümelisiniz. Arnavut kaldırımlı sokakları, sokak aralarında açılan pazarları, geniş meydanları bu sayede daha iyi deneyimleyebileceğinizden emin olabilirsiniz. Eğer biraz tembellik varsa taksi, otobüs veya tramwaydan birini tercih etme olanağınız da var.



Novi Sad’da Yapılacak En İyi Şeyler

Tarihi,kültürü,insanları ve akıp giden hayatı bol bol fotoğraflamak. İyi fotoğraflar çekmek istiyorsanız bu şehir size olanakları fazlasıyla verecektir. Gün boyu çektiğiniz fotoğraflardan sonra gece hayatına katılarak kendinizi ödüllendirebilirsiniz. Sokak aralarında bulunan sağlı sollu barları, diskoları ve cafeleriyle bu sektörde var olan Novi Sad sizin için kaçmaz bir fırsat olabilir. Kilisenin hemen yanında yer alan Atina Cafede kendinize bir kalamar da ısmarlayabilirsiniz.



Şehrin birkaç noktasında anıtlar var. Burdaki anıt da Svetozar Miletic için yapılmış.













































19 Şubat 2019 Salı

Yollara Düşmek..


      İnsanın yola düşme arzusunu üst seviyeye çıkaran gerçek bir yol filmi Expedition Happiness. Sıradan bir okul servisini,mükemmel bir karavana dönüştüren bir film yapımcısı ile müzisyen kız arkadaşı Kuzey Amerika'yı uçtan uca geziyor. Bu macerada onları köpekleri de yalnız bırakmıyor.

28 Ocak 2019 Pazartesi

ANADOLU'NUN ALKATRAZ'I "TARİHİ SİNOP CEZAEVİ"



Tarihi Sinop Cezaevi "Anadolu'nun Alkatraz'ı" olarak bilinmekte. 1999 yılında kapatılıp müzeye çevrilmiş. Giriş ücreti 6 lira. Bu tür yerler "Dark Turizm" olarak adlandırılmakta ve sadece bu cezaevi bile Sinop'a gitmek için iyi bir neden.
Eşkiya Dunyaya Hukumdar Olmaz, Parmaklıklar Ardında , Pardon başta olmak uzere birçok filme, diziye ve şarkıya ev sahipliği yapmış.Kale duvarlarının arasında yer alıyor Cezavi.Bundan yaklaşık 4000 yıl once bolgenin hâkimi Gaskalılar tarafından inşa edilmiş. 1586 yılından beri cezavi olarak kullanılmaktaymış. Surların yuksekliği 18 metreye kadar uzanmakta. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde şoyle bahseder " Buyuk ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları, kolları demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asilır nice azılı mahkumları vardir. Burçlarında gardiyanlar ejdarha gibi dolaşir. Tanri korusun, oradan mahkum kaçirtmak değil, kuş bile uçurtmazlar.
Sinop tarihimizde yer alan tecrit şehirlerden biri. Birçok politikacı, yazar ve şair burada infazları için kalmış. Şiirleriyle gonlumuze kazınan Sabahattin Ali de bunlardan biri. Yaklaşık bir sene burada kalmış ve Cumhuriyet'in 10'uncu yıl kutlamalarında getirilen af ile çıkmış. Başta "Aldırma Gonul" şiiri ve "Kuyucaklı Yusuf" romanı olmak uzere burada birçok eserini yazmıştir. Bu eserlerin bazilari kaldigi odanin duvarinda sergilenmekte.
Sabahattin Ali dışında Kerim Korcan, Osman Deniz, Mustafa Suphi gibi isimler de burada kalmış. Muzeye şehir merkezinden kalkan minibuslerle kolayca ulaşabilirsiniz.

8 Ocak 2019 Salı

Toprağın Çocukları'nın acı ve gayret dolu öyküsü..


Yönetmenliğini Ali Adnan Özgür'ün yaptığı, başrollerini Erkan Can,Ufuk Bayraktar ve Türkü Turan'ın paylaştığı köy enstitülerini konu alan "Toprağın Çocukları" adlı film. Yaşanılan dönemin ruhunu acı gerçeklerle yansıtan film büyük övgüleri hakediyor.Ailesi gözü önünde öldürülen Karika ve ninesi Cevher tarafından kurtarılır ve Enstitü'de yaşamaya başlarlar. Çingenelerden rahatsız olan gerici yobazlar bölgenin komutanıyla bir olurlar ve komutan askerleriyle beraber enstitü'yü arar. Kemal öğretmen(Erkan Can) tutuklanır. Kemal öğretmen'in suçlandığı konulardan biri komünist eğitim vermektir. Köy enstitüleri'de Menderes döneminde bu yüzden kapatılır. Erkan Can tecrübesi ve yeteneğiyle en dikkatimi çeken oyuncu oldu.Enstitüler hakkında bilgi edinmek, dönemin durumunu anlamak için iyi bir fırsat.

16 Aralık 2018 Pazar

GÖNÜLLERİN ŞEHRİ:KONYA

Gonullerin şehri, Mevlana diyarı;Konya
Gezilecek,gorulecek ve tadılacak o kadar şey var ki, iki satır yazıya sığmaz aslında. Dumduz bir ovaya kurulmuş şehir Konya, adımınızı atsanız park, bahçe. Bol minareli ve muzeli bir kulturel değerimiz. 
Merkezde bulunan Mevlana muzesi'ni gormeden gitmeyin. Mevlana ve yakinlarinin kabirleri burada. Mevlevi dini hakkinda bilgi edinmek mumkun.Muze ucretsiz bu arada.
Dumduz bir ova demiştim ama şehir merkezinde Alaaddin tepesi diye bir yer var. Bu tepe zamanında halkin çuval çuval toprak taşimasiyla oluşturulmuş suni bir alan. Tepedeki cafede çay içip şehri izleyebilir, Alaaddin Cami'ni ziyaret edebilirsiniz.
Şehrin her yerinde Mevlana, Şems-i Tebriz'iye ait olan sozler var. Merkezdeki mistik havanın oluşmasinda bunun da buyuk bir payı var. Konya Arkeoloji Muzesinde Neolotik Çag'dan Roma donemi'ne uzanan eserler sergileniyor, muhteşem işçilik ile yapılmış eserler başinizi donduruyor.
Şehir buyuk buyuk meydanlara sahip, Camilerin ve Muzelerin buyuk çogunlugu burada. Kurtuluş Savaşı'ni minyaturlerle anlatan Şehitlik Muzesi listenizin başlarında olsun. Gelmişken etli ekmek yemeyi unutmayın, merkezde bi suru alternatif var ama Deva restaurant tavsiye.


22 Kasım 2018 Perşembe

Olabildiğine yeşil:Gölcük

Şehirden bunalanlara, doğa ile başbaşa kalmak isteyenlere mis gibi bir rota:Abant-Gölcük
Oncelikle şunla başlamak gerek, ilk fotoda gozuken Orman Bakanlığı'na ait misafirhane Abant'da değil Golcuk'te. Arama motorlarına Abant yazdıginizda genelde bu foto çıkıyor, kafa karışıklıği olmasın.Golcuk'un ortalama yukseltisi 1200 metre civarında.Efendim Golcuk yapay bir bir göl. Ilk olarak 1958 yilinda oluşturulmuş, yillar icinde genişletilmiş. En derin yeri 5 metre. Kar ve yağmur sulari besin kaynaği.Gol kendarinda restoranlar, hediyelik eşya alabileceğiniz dukkanlar mevcut.🎄🎄
Bir başka doğa guzelligi ise Abant. Bolu iline 35 km mesafede yer alıyor.Deniz seviyesinden 1350 km yuksekte.Coğrafi bilgi verecek olursak bir Heyelan set golu.En derin yeri 18 metre.Abant golu ve cevresi ulkemize ait Milli parklardan bir tanesi.Gol etrafinda konaklama yapmak icin oteller mevcut.Gol çevresinde Keklik,Karaca,Ayi gibi hayvanlar yaşiyor.Milli parkimizin hemen girişinde bir pazar var, koylerden gelen teyze ve amcalarimiz yetiştirdikleri urunleri burada satiyor. Abant Tabiat Muzesine giris ucretsiz, doğada olu bulunan hayvanlar burada sergileniyor.Icinde ahşap çalışmaları ve gol hakkinda bilgiler de var.

11 Kasım 2018 Pazar

Dünya’nın En Mutlu Ülkeleri



Doğmak, büyümek, yaşamak ve ölmek… Bunların hepsi yaşamın birer boyutu olarak karşımıza çıkıyor. Aslında ne kadar yaşadığınız değil de yaşadığınız süre içinde kendinize ve çevrenize neler kattığınız önemli olan. Ha bir de mutlu yaşamak. Elbette ki hayal kırıklıkları, üzüntüler olacak ama yine de bunlardan ve stresten kendinizi biraz arındırıp mutluluğa ulaşmanız mümkün. Sevdiğiniz şeyleri yaparak, olmasını istediğiniz şeylerin üstünde durup, hayal kurarak mutululuğu yakalabilirsiniz.
Dünya geneline baktığımızda bir türlü mutluluğu bulamamış, başını savaşlardan, ekonomik krizlerden kaldıramamış ülkeler var. Doğal olarak bu mutsuzluklar, acılar bu ülkelerin insanlarına da yansımış durumda. Bir de gerçekten mutlu olmayı başarabilmiş, kendilerini yaşam stilleriyle doyuran ülkeler ve vatandaşları da var.
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri  Ağı’nın raporuna göre bunlardan birinci sırada olanı Kuzey’in parlayan yıldızı Finlandiya. Kriterlerde, kişi  başına düşen milli gelir, sağlık ve eğitim durumları, sosyal destek var. Zaten Finlandiya’nın eğitim sistemi şu anda dünyada pek çok ülke tarafından örnek alınıyor. Adamların mutluluğu daha çocukluktan başlıyor aslında. Üniversite dönemimde Eğitim Bilimleri hocamdan duyduğum şöyle de bir şey var ‘Aslında Finlandiya eğitim sistemlerinin  büyük bir kısmını bizde apar topar kararla kaldırılan ve dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in kuruculuğunu yaptığı köy enstitülerinden almış. Belki de şu an ihtiyaç duyduğumuz siste m az önce bahsettiğim sistem. Neyse bunlar hükumet politikası der  geçelim.’
Efendim, rapora genel olarak baktığımızda mutluluk içinde yaşayan ülkelerin çoğunluğu Kuzey’den. Bunların içinde Norveç, Danimarka, İsveç ve İzlanda da var. Orta Avrupa ülkeleri daha sonra gelmekte. Bu saydığım kuzey ülkelerinde asayiş olayları çok az. Mesela, Norveç’te İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra öldürülen toplam polis sayısı 10. İşsizlik düşük seviyede, hayvanlarına bile çok değer veriyorlar. Norveç’te köpeğinizi mecbur olmadıkça kısırlaştırmanız yasak. İsveçliler de çevreyi çok sahipleniyorlar. Hani bizim marketlerden alışveriş yapınca alıp sonrasında da genelde yere attığımız poşetler var ya, onlar o siyah poşetleri 2 Kron’a satıyorlar. İsveç ve Norveç’te üniversite eğitimleri ücretsiz. Norveç’te yabancılara bile ücretsiz.
Lafın kısası kuzey ülkeleri mutluluğun sırrını bulmuş, anlayışlı olmak, çevrelerindekileri düşünmek, doğayı düşünmek bunların hepsi onların yaşam tarzı. Mutluluk dolu günlere.
Harun Uğlücü

Mavi ruhu: Gökçeada

Masmavi bir  #tbt Havasindan midir suyundan midir bilinmez, Gokceada'ya gidince insanin icini tarif edilemez bir huzur kapliyor. Tarihi ...