Bozcaada'ya gelirseniz renkli sandalyelerle donatılmış restoranlarında bişeyler yiyip içmeyi, dar ama huzur veren sokaklarında gönlünüzce dolaşmayı, adayı tepeden seyretmek ve tarihe tanıklık etmek için Bozcaada Kalesi'ni gezmeyi, ha bir de ağız dolusu gülümsemeyi ihmal etmeyin.
Turizm sezonu olduğundan dolayı yazın adada pansiyon ve otel fiyatları oldukça yüksek, zaten bu şirin adayı bir günde doya doya gezip bitirmek mümkün. Bozcaada, Gökçeada ve Marmara Adasından sonra Türkiye'nin 3. büyük adası. Bu sevimli adada gezip dolaşırken karşınıza ünlü isimlerin çıkması büyük bir ihtimal, Ata demirer başta olmak üzere birkaç ünlü ismin daha burada yazlığı olduğu bilinmekte.
Antik çağda Leukophrys, Yunan Mitolojisinde Tenedos adıyla anılan Bozcaada, stratejik konumundan dolayı çağlar boyunca birçok kez istilaya uğramış ve el değiştirmiş. Adadaki nekrapol sahasında yapılan kazılardan anlaşıldığı üzere adanın tarihi M.Ö. 3000 yıllarına dayanıyor. Adanın bilinen ilk sakinleri Pelasg'lar. Daha sonra sırasıyla Fenikeliler, Atinalılar, Yunanlılar, Persler, Büyük İskender, Bizanslar, Cenevizler, Venedikler ve Osmanlılar adaya hakim olmuş.
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesinden sonra Bozcaada, Türkler için önem kazanmış ve 1455’te Osmanlı topraklarına katılmış. Bu tarihten itibaren Osmanlılar ve Venedikliler arasında Bozcaada için mücadeleler olmuş ve adanın hakimiyeti zaman zaman Venediklilere geçmiş.
Osmanlı yönetiminde geçen uzun bir dönemden sonra, Balkan Savaşları sırasında 1912’de Yunanistan tarafından işgal edilen ada, 1923 Lozan Anlaşmasıyla Gökçeada ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlanmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder